VideolarMatematik Hikayeleri

Salvador Dali’nin Matematiksel Dünyası

Yirminci yüzyılın başında, Avrupa çapında, avangard hareketin yenilikçi zihinleri, sanatlarının sınırlarını zorlamak için matematiksel, bilimsel ve psikanalitik araştırmalara girmeye başladı; Freud’a, Öklid geometrisi kavramlarına, dördüncü boyutun temsillerine ve Einstein’ın yeni ortaya çıkan görelilik kuramına baktılar. Bu çabaların sonuçları, onların neslini tanımlayacak eserlerdi.

Sürrealist ressam Salvador Dalí (1904 – 1989), bu etkili sanatçıların öncüsüydü. Matematik ve bilime olan takıntısı erken ergenlik döneminde başladı ve hayatı boyunca çalışmalarının çoğunu üretmek için her iki disipline de güvendi. Rönesans ustalarından Da Vinci gibi Dali’ de büyük bir sanatçının bu çalışmaların sanatla kesişmesini görmezden gelemeyeceğine inanıyordu.

Salvador Dali’nin gerçeküstü eserleri, garip kâbusların gerçeğe dönüşmüş hali gibidir. Uzatılmış biçimlerin çoklu zeminlerdeki rahatsızlık verici görüntüsü, bozuk cisimler ve eğri büğrü yapılar çoğu kez bilim ve matematikle iç içe geçmiştir. Galacidalacidesoxyvibonucleaicacid   (1963) tablosundaki DNA kavramı, The Persistence of Memory  (1931) tablosundaki uzay-zamanının eğilip bükülmesi, Topological Contortion Of A Female Figure Becoming A Violoncello (1983) tablosundaki Öklid dışı geometri ve In Searching For The Fourth Dimension (1979) tablosundaki dördüncü boyut tasvirleri buna örnek gösterilebilir. Dali’nin resimleri o kadar esrarengizdir ki bunları yaparken halüsinojen kullanıp kullanmadığını merak edersiniz. Fakat Dali şöyle demiştir:

“Yaşadığımız dünyanın zaten halüsinasyon gören insanlarla dolu olduğunu gören ben neden ilaç kullanayım ki? Öyle bir dünya ki, izafiyet teorisi gibi teoriler üretiliyor, üç boyutlu uzaya artık dördüncü boyut, yani uzay boyutunun en gerçeküstü ve en halüsinojenik olanı, zaman ekleniyor. Ben ilacın kendisiyken neden ilacı kullanayım ki? Halüsinasyonlarım hakkında konuşmuyorum, ben onları çağırıyorum… Ben ilacın kendisiyim; beni kullanın, ben bir halüsinojenim!”

Dali’nin bilimsel ve matematiksel kavramları sanatında kullanması ilginçtir. Paladio’s Corridor of Dramatic Surprise (1938) tablosunda, paralel doğruların sonsuzda birleştiği gerçeğine dayanarak tablonun odağına paralellerin birleştiği bir birleşme noktası çizmiştir. Dali göz yanılsamaları konusunda ustaydı. Disappearing Bust of Voltaire (1941)’de zihnimizi oyuna getirerek bizi iki yorum arasında bırakır. Endless Enigma (1938) tablosunda gözlerimiz özellikle gizlenmiş ve keşfedilmeyi bekleyen birçok nesne arasında gider gelir. Invisible Sleeping Woman Horse and Lion tablosunda ise kullandığı teknik, bu üç figürü zekice gizlemektedir. Dali, dört boyutlu uzay kavramlarını ve Öklid dışı geometrinin özelliklerini keşfetmeyi ihmal etmedi. 1954 tarihli Crucifixio (Corpus Hypercubus) tablosunda açılmış bir hiperküp (açıldığında 8 küpten oluşan haç şeklini alan 4 boyutlu küp) ve sırtı ona değmesine rağmen havada asılı duran İsa’yı resmetmiştir. Acaba, İsa’nın dördüncü boyut vasıtasıyla yeniden dirildiğini mi anlatmaya çalışmıştır? Ayrıca, Dali hiperkübün haçın altına düşen 2 boyutlu gölgesini çizmiştir. Bu gölge doğrudan haçın üstünden vuran bir ışık tarafından oluşmuştur.

Dali’nin matematikle yarattığı büyülü dünya, sanat hayatı boyunca devam etmiştir. 1974 yılında 4. boyutu keşfetmek için bilgisayarların nasıl kullanılacağını gösteren Brown Üniversitesi’nden Thomas Banchoff’u ziyaret eden Dali, bilgisayarların sanatın simülasyonunu ve dizaynını yaratmada nasıl kullanılabileceğini keşfetmiştir. 1979’da 4. boyuta yeniden değinerek, Searching For The Fourth Dimension’ı yapmıştır. Topological Contortion of a Female Figure Becoming a Violoncello (1983) tablosunda kadının çektiği ağrı ve acıları anlatmak için çekme ve germe gibi topolojik dönüşüm kavramlarını kullanmıştır.

Dali’nin bazı resimleri fizik dünyasına da selam eder. Persistence of Memory (1931) tablosunda bükülebilir esnek saatlerin nesnelerin üzerinden aktığı görülür. Böylece Einstein’ın saatin ışık hızına ulaşması ile zaman algısının çarpıtılabileceğini gösteren izafiyet teorisinde yer alan dört boyuttan biri olan zamanın nasıl değişebileceğini resmeder. Soft Watches (1933) tablosunda yine eğri büğrü saatler ve zamanın kumları boyunca uzanan gölgeler karşımıza çıkıyor, fakat bu sefer, kumun üstünde, belki de ışık hızının zamanı belirlemede anahtar işlevi gördüğünü simgeleyen, üzerine ışık vuran bir anahtar ve solgun bir gül görüyoruz. Agnostic Symbol (1932) tablosunda ise, aşırı derecede uzatılmış ince düz bir kaşığın gökyüzünden fışkırıp karanlık uzaya daldığını görüyoruz. Daha sonra kaşık, önüne çıkan bir cisim nedeniyle kıvrılıp, cismin etrafından dolanıp yoluna devam ediyor. Acaba Dali bize uzay eğrisinin sebep olduğu yerçekimi kuvvetinin ışığı nasıl bükebileceğini mi göstermeye çalışıyor?

Salvador Dali Londra’da yaptığı bir konferansa, bir elinde bilardo ıstakası diğer elinde bir köpekle ve dalış kıyafeti giyerek gitmiş ve Kafasındaki fanusu çıkardığındaysa, bununla insan zihninin ne kadar derinine daldığını göstermek istediğini söylemiştir. Sanatçı kendisi için ayrıca şu sözleri söylemiştir: “Ben sanatın soğuk suyu ve bilimin sıcak suyu olmak üzere iki suda yüzen etçil bir balığım.””

Dali Bazı insanların entelektüel alanlara karşı olduğunu düşündüğü şeyleri takip ederek yaşamayı seçmiş ve kariyerinin sonunda, 20. yüzyılın en ünlü ressamlarından biri olmayı başarmıştır. Matematik ve bilimi eserlerinde bilinçli olarak kullanan sanatçılar arasında sayılan Dali’nin gerçeküstü sanatı matematiği bilinçaltından çıkarıp tuvale taşımıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir